Daha dün gibi doğdu doğacak derken tam 4 sene olmuş
Engin doğalı. Blogumu takip edenler bilir Engin benim yiğenim.
Engin bu sene Yuvaya başladı. Problemli bir yuva başlangıcı olsada yavaş yavaş alışmaya başladı.
Geçen sene konuşamayan Engin bu sene Kanarya gibi şakıyor. Şarkılar, konuşmalar, şok eden sözler.
Gerçi konuşamadığı zamanlarda bile derdini istediğini çok güzel anlatıyordu ama şimdi kullandığı kelimeler laflar insanı mest ediyor.
Kitap okunmasına, Resim yapmaya bayılıyor. Her Türlü resim boyama. Sen seçemesende hayal gücü çok kuvvetli . Aa çok güzel diyoruz ama onun deniz altı olduğunu anlamak biraz zor oluyor mesela....
Dondurma bebekliğinden beri en sevdiği şey. Günde ver 10 tane yer.
McDonalds bütün çocuklar kadar Engin'inde vazgeçilmezi ama kısıtlama var. Herzaman değil.
Bunun yanında orada ne kadar iştahla yemek yesede evde hiçbirşey yemiyor. Sevdiği şeylerin dışında öldürsen bişey yemiyor. Ama canı bişey istediği zaman söylüyor.
Bu sene yine tatilde beraberdik beraber birkaç vukuat yaşadıysakta tatil süper geçti.
Deniz eğlence, herşey özgür. Oyucaklarla çok güzel oynamasının yanında kendine oyunlar yaratıyor, şaşallar kafaya geçip prens bile oluyor.
Yuvaya başladı ama çok zor oldu. Hergün için için ağlamasından, yanaklarından akan yaşlardan dolayı okulda hemen tanındı Engin. Saat kavramı daha olmadığı için Her aktiviteden sonra öğretmene şukadar mı kaldı, bunu yiyince gidecekmiyiz diye soruyormuş. Hatta okadar çok tekrarlıyormuş ki okulda türkçe bilmeyen Rus çocukları iki günde bukadar mı kaldı demeyi öğrenmişler.
_ Bana acımıyormusunuz beni bırakıyoorsunuz?
- Beni sevmiyormusunuz ? diye diye okula giden bir çocuk. Pazar günleri ölüm. Çünkü ertesi günü okul var.
Neyse biraz biraz okula alıştı ama asla okulda ne yaptı anlatmıyor. Arada bir aklına gelip bişey söylerse annesine İstanbul'da anında öğleniliyor Okul hayatı.
İşte böyle Enginle yaşanan günler.
Bu sene İstanbul'da sevdikleriyle bizde kutladık Engin'in doğum gününü videoyla çekip yolladık.
İYİ Kİ DOĞDUN ENGİN...
Teyzesinin Güzel Kuşu...