31 Ekim 2008 Cuma

Bu Kışın Modası Dut İp

Bu kışın modası Dut İp.
Bu ipi ilk 10 marifette gördü, uzun zamandan beri Kükçü hana uğramıyordum. O kadar hoş fularlar yapmışlar ki dayanamayıp bende aldım. Ama oradaki bayan bir iki renginden şişle yapmış. O daha çok hoşuma gitti. Bayan bunlardan bebek battaniyesi, çanta, etol vb. gibi şeyler yapıldığını söyledi.
Ben okadar hamarat olmadığım için, hele örgüde arttırma, eksiltme, kesme konularında sıfır kabiliyete sahip olan ben sadece, atkı, fular gibi başladığın ilmekle biten örgüleri tercih ediyorum. Ama yapılanlarıda büyük bir hayranlıkla seyrediyorum. Aslında biri bana güzel güzel anlatsa yaparım da bir başarısız denemem oldu bu konuda diye pek ziyanda etmek istemiyorum açıkçası ipleri. Sadece örmek dışında birşey bilmeyen ben cahil cesaretimidir bilmem fermuarlı hırka örmeye karar verdim. O tarif etti bu tarif etti annem yakasını yaptı.
Birde bol örmüşüm sallum şullum birşey oldu. Kış günlerinde evde bayağı işimi görüyor ama
dışarda giyilecek cinsten değil bence. Aslında moda ya salaş ne bileyim benim tarzım değil ondan heralde. Bir ara resmini çekip kaydederim ne kadar haklı olduğumu görürsünüz.
Evet bu dut ipin çok güzel renkleri var. Birde iki cinsi. Biri biraz daha tok. Birinin dut gibi olan yeri dar uzun. Bu arada kullandığım şiş kemikten. Rahmetli Anneannemin gençkızlığında alınmış. Teyzemdeydi. İki sene önce sen kullanıyorsun diye bana verdi. Anneannemden birçok hatıra var ama bu devamlı elimin altınta. Birde iki üç ay önce şiş kutusu aldım şişlerim toplandı. Kalın tahta şişlerim için birtane daha almam lazım.


8 ilmekle başladım örmeye ip çabucak bitti. Söktüm 6 ilmekle başladım yine kısa oldu busefer 4 ilmekle başkadım bu sefer tam oldu. Örmesi çok zevli hemde çok çabuk bitiyor. Tığla yapılan şekliylede deniyeceğim.



30 Ekim 2008 Perşembe

GIT GIT GIDAK YUMURTAM SICAK

Geçen sene yumurtalık yaptım bütün sene. Aslında ilk gördüğüm modeli tavşan şeklinde olandı onunda kulakları bir bütün şeklindeydi. Bilgisayarda çizimini yaparken kulak çizdim sanki daha sevimli geldi bana. Sonra tavşanla yumurta ne alaka dedim kendi kendime. Tavuk çizdim ikinci bir seçenek olarak. Yapınca ikiside hoş oldu. Ve bütün kış eşin dostun çocuklarına yumurtalık yaptım. Yumurtalık demek doğrumu bilmiyorum ama yumurta termosu. Oda olmadı. İsmini siz koyun artık.
Kahvaltı sofralarınızda çok hoş bir dekoratif görüntü oluşuyor. Hele çocuklu evlerde yumurtalar bu şekilde sofraraya geldiğinde yüzlerindeki ifadeyi görmeniz lazım. Çocuklarıda geçin kahvaltıya gelen eş dost bile acayip keyif aldılar görüntüden. Bayağı bir yaptım anlayacağınız bunlardan. Malzemesi bildiğimiz polar. Kenarlarını iğneyle birleştirdim. Boyunlarına işe kurdeleyle fiyonk yaptım.

Hatta bunları değerlendirebilirmiyim düşüncesiyle http://www.elisipazari.com/index.php/cPath/25?osCsid=169213ec606edeb5ad3dab445c8961e2 e gönderdim.


BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM

Dün zannediyorum Ankara dışında bütün yurtta Fener Alayı vardı veya gün içinde kutlamalar. Haberlerden takip ettiğim kadarıyla Ankara'ki Cumhuriyet kutlamaları Kavşak açılışının gölgesinde kaldı. Ama yinede diğer illerdeki kutlamalar beni çok duygulandırdı.
Cumhuriyet'in kuruluşunun 85. yılı İstanbul'da da büyük bir organizasyonla kutlandı.
Muhteşem bir görsel şölendi.
Fotograflar bana ait değil ama çekenlerin ellerine sağlık diyor
Tekrar bayramınız kutluyorum.
Sevgiler




29 Ekim 2008 Çarşamba

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI


ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur!
Mustafa Kemal ATATÜRK

28 Ekim 2008 Salı

Tüm Bloggerlere Geçmiş olsun

KARANLIKTAN AYDINLIĞA
Herkes gibi bende cuma günü bloguma yazı eklemek için girdim.
Ama sistemlerden kaynaklanan bir problem yüzünden aksaklık veriyor derken blogumda mahkeme kararıyla kapatılmıştır yazısıyla karşılaştım.
Elim ayağım kesildi. Arkadaşlarımı arıyorum girebiliyormusunuz diye kiminin haberi yok kimi blogunu görüyor ama giriş yapamıyor. Stresli iki gündü. Ama hiçbir haber verilmeden bu şekilde bütün bloggerleri kapatarak çözüm aramak hiç doğru değildi ve hak yerini buldu
Ve bloggerımıza tekrar kavuştuk.
Tüm Bloggerlere geçmiş olsun diyorum.
Sevgiler

22 Ekim 2008 Çarşamba

Engin Bebek Teyzesiyle tanıştı

Evet, haftasonu Antalya’daydım. Haftasonum nasıl geçti derseniz çok güzel geçti. Enginimiz teyzesiyle tanıştı. Gözünü bir iki kere açtı oda karnı acıkıp, altı kirlenince. Sen kalk 750 km yol git beyimiz paso uyusun. Ben rahat durmadım tabi uyandırmaya çalıştım ama iki mıkırdadı uykuya devam. Maaşallah anneninde paşamızında sağlığı çok iyi. Sabahtan akşama kadar fotoğraf çektim durdum. Baktım bizi takan yok dünya Engin’in etrafında dönüyor gak dedi, guk dedi çıktık babamla beraber Lara Plajı’na gittik.



Aylardan Ekim ama herkes denizde. Bikinimi giyip gitmediğime pişman oldum.
Yürüdük sahil boyunca deniz kabukları topladık, önümüzdeki günlerde değerlendirmek üzere. Eve döndük tekrar Engin Bebeği rahat bırakmadım. Öyle poz ver, böyle poz ver. Uyansın diye şarkılar söyledim yok. Paso uyudu bizimki. E onun için herhalde uyusunda büyüsün diye söylenir hep ninniler. E hadi uyusun büyüsün şimdi, büyüsün ki sonra çok oynayalım beraber.
Mis kokulu paşamızı bırakıp gelmek zor geldi.
Teyze izninide kullanıp pazartesi İstanbula döndüm. Dün işyerindeki halimi görmenizi isterdim
Akşam saati başımda huni dolanıyor gibiydim. Delirmiş bir vaziyette. Gelen giden işini isteyen eve kendimi nasıl attım bilmiyorum. Akşam pilim bitmiş vaziyette yayıldım koltuğa uzattım ayaklarımı.
Doğdu doğacak derken Şaka maka Engin Bebek bugün aramıza katılalı 8 gün oldu.

21 Ekim 2008 Salı

ULUSLARARASI ARKADAŞLIK ÖDÜLÜ


Bu sabah büyük bir sürprizle karşılaştım. İnanılmayacak kadar heyecanlandım. Mutlu oldum.
Bloggerler arasında çok yeni olmama rağmen http://ceyt.blogspot.com/2008/10/uluslararas-arkadalk-dl.html Uluslararası Arkadaşlık Ödülün'e CEYT benide seçmiş.
Bu ödül seçilen kişi tarafından devrediliyormuş ama sanıyorum herkes bu ödül coşkusunu tattı.
Aslında seçim yapmakta çok zor.
Ben bu ödülü beni başından beri yalnız bırakmayan yorumlarıyla bana şevk veren


a ve blogumu ziyaret eden herkese vermek istiyorum.


Sevgilerimle

18 Ekim 2008 Cumartesi

MEVLÜD ŞEKERİ

Geçen akşam üst kat komşumuz Meral Teyze'le oturduk şeker yapmaya.
Torunu Zeynep 2 eylülde dünyaya gelmişti. Araya ramazan ve bayramın girmesiyle yapmak istediği bebek mevlüdünü Zeynep in 40 ının da çıkmasıyla önümüzdeki hafta içinde yapacak. Engin bebek için hazırladığımız bebek şekerlerini görünce çok beğendi. Biz doğumda böyle birşey yapmak aklımıza gelmedi mevlütde yapalım bari deyince bende nasıl birşey yapılabilir önerisiyle iki üç model seçenek sundum. Kelebekli modelde karar kıldı. Bu arada gelini Tuğba'ya sürpriz olacak. Malzemeleri aldım onlar adına aşağıdan. Aşağıdan diyorum ağız alışkanlığı Tahtakale'den. Keseleri, kelebekleri. Bilgisayardan onun içinde yazı çıkarttım. Keselerin içine koymak için. Malzemeler tamamdı 1 hafta öncesinden zaten.
Haftasonu Antalya'ya gideceğin için (yani şimdi siz bu yazıyı okurken ben Antalya'da olacağım) İyi dedik yapalım mı yarın akşam yapalım.
Ben ilk önce silikonla kağıtları keselerin ortasına dışarıdan okunacak biçimde uçlarından silikonladım. İyikide kağıtları yapmışım kesenin altını düzleştirdi kese nin altı büzüşmedi. Meral Teyze içlerine bademleri koyup keselerin kurdelelerini fiyonk yaparak bağladı. Ben Kelebekleri silikonla monte ettim keselere. Hepsi bu kadar. Okadar şık oldular ki anlatamam. 100 tanelik malzememiz vardı. 75 tanesini yapalım dediler. Benim için bir problem yok.
75 tanelik kelebekli, pembiş mevlüd şekerlerimiz oldu.
Yapmak isteyenler için malzemeleri Tahtakaleden şark handan aldım.
Yalnız bir öneride bulunacağım aynı ürünü iki üç yerde sorup fiyat aldıktan sonra hangisinde uygunsa ondan alın. Çünkü yerleri olmasına rağmen fiyatlar arasında bazen çok farklar oluyor.
Yapım aşaması için buyrun,






17 Ekim 2008 Cuma

ÇİŞ GEMİSİ - ÇİŞ ÇADIRI :)))



Dünde bahsetmiştim. Engin bebek için ne yapmadım diye düşünürken aklıma Çiş Çadırı geldi. 10 marifet sitesinde görmüş çok gülmüştüm.
http://www.10marifet.org/ara/%C3%A7i%C5%9F%20%C3%A7ad%C4%B1r%C4%B1 Bu seferde matrak bişey olsun düşüncesiyle bende bir iki tane polardan KULLAN AT ÇİŞ ÇADIRI yaptım.



Hatta abartıp ÇİŞ GEMİSİ. Çiş çadırı oluyoda çiş gemisi neden olması. Hatta daha mantıklı gemi nerde gidiyor denizde. Çocuk altına yapınca ne olur göl. E göl deniz kısmen bağlantılı.


E bizim Engin'imizin bu göl için neden bir gemisi olmasım.
Bu gölden ENGİN denizlere açılmak için.

ENGİN BEBEK BEZ PASTASI

Bayramda Antalya'ya giderken yer kaplamasın diye içine koyacağım malzemeleri de alıp öyle çıkmıştık yola. Ve orada hazırladım BEZ PASTAYI. Daha önce komşumuzun torunu Zeynep için yapmıştım. Hazırlaması çok zevkli. Üzerine hazırladığımız bebek şekerinden koydum. Buyrun buda
ENGİN BEBEK BEZ PASTASI


16 Ekim 2008 Perşembe

TEYZE İZNİ - Oğluş Görmeye Gideceğim


Biletimi aldım. Cuma akşam Antalya'ya gidiyorum.
Bu arada Pazartesi günüde izinliyim. Bu ne izni demeyin. TEYZE İZNİ.

Millet doğum izni alıyoda niye benim başım kelmi teyze oldum bugüne bugün. Toparladım bütün gidecekleri, zaten bayram izninde hepsini götürmüştük ama kendimi durduramayıp birsürü şey alınca tekrar gidecekler çoğaldı. Bu resimde görünenleride Fuar Babyden aldığım Nattou nun ürünü. Müzikli. Okadar hoş müziği varki ben bile mışıl mışıl uyuyabilirim. Birde oturdum ne eksiğimiz var diye düşünerek ÇİŞ Çadırı yaptım. Biraz gülücez gidince. Yükleyeceğim onuda...

15 Ekim 2008 Çarşamba

Teyzeden Mektup; HOŞGELDİN ENGİN



Hoşgeldin Engin,
Ailene, ailemize hoş geldin.
Seni büyük bir heyecanla bekledik.
En sonunda 14 Ekimde aramıza katıldın.
Annenin karnında seni severken, ben teyzen derken verdiğin tepkilerden anladım ki seninle iyi anlaşacağız. Ne kadar muzurluk varsa ben öğreteceğim sana. Annen kızarsada korkma arkanda ben olacağım hep. Belki beraber büyüyeceğiz. Annenle paylaşmadığım oyuncaklarımı seninle paylaşacağım. Çünkü o hep kırardı. Koşucaz, eğlenicez, parklara gidicez, şekerler, çikolatalar yiyeceğiz beraber. Şarkılar söleyeceğiz, boyalar yapacağız güzel günler geçireceğiz seninle.
Evet inanıyorum ki güzel günler bizimle olacak.
Hep güzel günler gör Engin, hep mutlu ol. Hep sağlıklı, hep huzurlu.
Ve hep ailenle ve bizimle

Teyzen

14 Ekim 2008 Salı

TEYZE OLDUM






14 Ekim 2008 saat 10.30 itibariyle teyze oldum. Şuanda 750 km uzakta olmak çok kötü.
Yeşim Antalya'da yaşadığı için anca haftasonu gidebileceğim.
Teyze olmak nasıl bir duygu derseniz çok güzel ama şuan bir tuhafım. Tebrik telefonlarını bir yandan alıyorum bir yandan haber ver muhakkak diyen kişileri arıyorum onun için şuanda tam algılamış durumda değilim.
Annemin dediğine göre pamuk gibi 4 kilo bir tosunumuz Engin Bebeğimiz dünyaya çok şükür sağlıklı şekilde geldi. Duygulaarımı tam olarak ifade edemiyorum şu an ama allah herkese nasip etsin.